DÜNYA PORTAKAL GİBİ SÖMÜRÜLDÜ.
- ulucleventerturhan
- 31 May
- 5 dakikada okunur
CEHENNEM DÜNYANIN YANMASI İLE YAŞANACAK, BUNU DA DÜŞÜNMÜYORLAR.

BÖLÜM ( 1 )
Anlatım uzun olduğu için ikiye bölündü ( sohbette )
Dalından bir portakal koparıp iğne ile çeşitli yerlerinden içindeki suyu çekseniz, sonra da bir neşter ile bazı yerlerinden delik açsanız, içinde ki çekirdekleri çıkartsanız o portakala ne olur. O portakalın yerine dünyayı koyun düşünün...
Dünyanın kendi ekolojik dengesini bozarak, yerkürenin magma tabakasına kadar inecek hale getirdiler.
Ne kadar petrol varsa sünger gibi emiyorlar.
Ne kadar değerli taş varsa çıkartıyorlar.
Ne kadar maden varsa sonuna kadar kullanıyorlar.
Peki, bu dünya bugün suyunu kaybetmiş ve kurumuş bir portakal gibi büzüşüp kalmayacak mı?
Hiç düşündünüz mü bunu.
Sadece sizi yaptıkları veya imal ettikleri o bacalardan çıkan zehirli gazlarla mı öldürüyorlar?
Sadece atmosferi parçalayarak ozon tabakasını yırtarak orada mı bırakıyorlar bunları?
Bunca zehir gibi beyinler, bunların; Dünyaya ne kadar zarar verdiğini, bunların nasıl müthiş bir şekilde üstümüze geldiğini, dünyanın sonunu getirmeye çalıştığını bilmeyerek mi yaptıklarını düşünüyorsunuz ?
BURADAN HERKESE CEVAP VERMEK İSTİYORUM ..
Tabi ki bu sonun onları da etkileyeceğini biliyorlar.. Ama onlar bu yok edişi planlı olarak yaparak dünya nüfusunu 500 milyona indirerek, kalan sürede yenidünya düzeni kuracaklar. O zaman petrol ve diğer değerlerin artık sabit kalacağını ve dünyanın kendini yenileyeceğini düşünüyorlar.
AYRICA BUNLARIN SADECE "A" PLANLARI YOK " B " VE " C " PLANLARI DA VAR.
"A" planında daha yavaş süreçte kullanım ile dünyanın kalan süresini kendileri için uzatmak ve bazı bilim adamlarının görüşüne göre de dünyanın kendi kendine eksiklerini yenileyeceği inancı var.
Bu büyük bir hayal...Neden hayal ; Çünkü dünya özellikle kristallerin birleştirdiği ve yaydığı güç ile diğer elementleri enerjisini bir araya getirmekte. Ancak; var oluşu sağlayan bu değerleri sadece yerlerinden etmiyorlar, kırıyorlar, parçalıyorlar, yakıyorlar yok ediyorlar ve yaratanın da öfkesini görmüyorlar. CEHENNEM DÜNYANIN YANMASI İLE YAŞANACAK, BUNU DA DÜŞÜNMÜYORLAR.
“ B ” planları, daha gelişmiş teknoloji ile kalan bu değerleri petrol maden vs kullanmadan yaşamak .. Buda mümkün değil. O zamana kadar 8 milyar insanı öldürürken,Dünya çok daha büyük zarar görecek ve bu zararların da telafi mümkün değil..
" C " planı başka dünyalarda hayat arıyorlar. Ama düşünmedikleri bir şey var. Yaratan, bu dünya
İnsanlarına sunduğu, hediye ettiği bu dünyanın kıymetini bilmemiş bu insanlara da başka bir dünya da asla yaşama izni vermez.
Çünkü masumlara karşı adaletsiz davranmış olur.
Onlar yeni bir din de yaratmaya çalışıyorlar aslında. Yine yaratan var o dinde ama kuralları akılları sıra bunlar koyacaklar.
YARATANIN ADALETİNDEN ŞÜPHE ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR
SEN TANRININ ADALETİNİ GÖRMÜYORSAN DEMEK Kİ KÖRSÜN.

Devamı ( 2 ) Bölüm ( sohbette )
Size Bir Soru Daha, Avustralya Hangi Kara Parçasından Kopma
Evet; Avustralya'nın " Mu kıtası " yakın olan eski adı ile Sahul adasından kalan bir kara parçası olduğunu biliyor musunuz? Mu kıtası zaman içerisinde ki iklimsel değişiklikler ile suya doğru denizin yükselmesi ile Pasifik denizi ile birleştiğinde zamanlar da Sahul'un da çevresinde aynı nedenle ile ada çevresinde suyun altında kalan yerler oldu ve ortaya AVUSTURALYA VE TAZMANIA ADASI ÇIKTI.
Güneş İmparatorluğunun İnsanlarının, yani " MU KITASI İNSANLARINDAN " başka bölge de yaşayan dünyanın gerçek sahipleri olan " Dünya İnsanları " da vardı.
Ancak, Mu kıtasından çıkan kolonilerin en sonuncusu Asya çıkışı oldu. O zaman kadar Asya koloni yolun keşfetmiş yolu bilen Işık insanları bu zorlu yolculuğa çıkamayacak olan yaşlı ve çok ufak çocukları Şimdi adı Avustralya olan adaya götürerek orada bıraktılar. Bu insanlara,çağımızda" ABORJİNLER " diyoruz..
Onlar o mu kıtasından kalanlar orada güven içinde yaşadılar. Ne var ki buzulların erimesinin durması ile birlikte yerleşim arayışı içinde olan Asıl dünya sahipleri insanlar bu kara parçasını istila ettiler . Ve onlar gelene kadar orada huzur ve mutlu bir şekilde yaşayan " ABORJİNLER " onların gelmesi ile birlikte adanın daha içerilerine girerek kapalı bir toplum oluşturdular
Çünkü " ABORJİNLER " öldürmek bilmiyordu. Kötülük bilmiyordu. Yürürken Dünyayı rahatsız etmek bile istemeyen bir yaşam felsefesine sahiptiler. Güçlü telepati yeteneğine sahiptiler. Çünkü ABORJİNLER Ataları olan güneş insanlarını tanımış onlardan yaşam bilgeliğini öğrenmişlerdi. Amauzun zaman sonra oraları keşfeden insanlar oraya musallat oldular ve Avustralya adını verdikler.
Adanın asıl sahiplerini de gittikleri her yerde yaptıkları gibi onları da orada huzursuz ettiler, ezdiler bu insanları. Bu gün onlar aynı Amerika da Kızılderililer de olduğu gibi Aborjinlerin de nüfusları çok azalmış durumdalar.

Avustralya keşfedildikten sonra o adaya sadece suçlular yollandı. O ada da suçlulara bir hapishane olması amacıyla yapılan kolonileştirme sonucunda da adanın doğal zenginlikleri orayı zengin bir ülke yaptı. Ama Aborjinler bu zenginlikten asla faydalanamadılar. Oraya yerleşen insanlar belli bölgeleri kurutup, karbon ile zenginleştirerek orada yeni yaşam alanları olması da sağladılar ve bu planlarını da halen devam ettirmekteler. Kötülük orada kol geziyor ve dünya bunu fark etmiyor..
Ve dünyanın geneline gelince ..Her yerde İnsan hatası adı verilen yangınlar var.. Her yerde savaş var.. Her yerde farklı şekillerde insan kırımı var. Kimi yerde AIDS ( HIV virüsü ) Kimi yerde EBOLA kimi yerde yeni,yeni grip virüsleri ..Yanan orman alanlarını kendi haline bıraksalar daha çabuk fideleşir.
Bunu biliyorlar ama dikim yapıyorlar, yaparken de karbon yani odundan çıkan kömür temizleniyor, bu da ayrı bir konu..
Ormanları yakıyorlar hayvanları yok ediyorlar açlık ve çaresizlikle insanların birbirini yok etmesini sağlamaya çalışıyorlar .. Belli bölgeleri kurutup karbon ile zenginleştirerek orada yeni yaşam alanları olması da planları içindedir.
Ancak Yaratanın Adaletini unutuyorlar. Doğanın hesap sorma yeteneğini unutuyorlar. İşte KAM BİLGELERİ bunu öğretir..
Bir kam bilgeliği yaşama tarzında bu vardır .. Yaratanı verdiği her şeyi korur ve kollar ve ancak asla ve
ASLA KENDİNİ MELEK SANMAZ VE MELEK OLMAYA ÇALIŞMAZ KUL ASLA OLMAZ. TANRI HERKESE DEDİGİ GİBİ ONA DA İNSAN OL DEMİŞ YÜK VERMİŞ AMA AYRICALIK VERMEMİŞTİR...
Ve yine unutulmamalıdır ki ; doğa dengeden yanadır.. Doğa hiç bir zaman yanılmaz ama o lanet olası iblisler buna aldırmaz. Onlar ne kadar insan öldü ne kadar oksijen kullanan yok oldu onlara bakarlar.
Oysa şöyle son günlere bir bakın. Aynı gün hemen, hemen aynı zamanlarda Dünyanın farklı bölgelerin de 2 saat de 2 metre kar yağdı farkına varan var mı..? Ve hemen ardından ispanya da deniz köpürdü şehrin sokaklarını bastı bu haberden bilgisi olan var mı?
Haarp teknolojisi de üstümüze yağdırdıkları zehirler de yedirdikleri zehirler de dahil yaptıkları her şey artık Tanrı adaletinin dengesini bozuyorlar ..daha doğrusu bozmaya çalışıyorlar
Artık fark edin Kök Tengiri /Gök Tanrı /Allah / Tanrı / Rap / O /Bir / Tek - tüm varlığınız ile ve en saf şekli ile kalple inanarak Yüce yaratanı kabul edenlerin verdiği tüm isimlere ile anılan, yüce yaratıcımız, bizlere yani susup korkanlara bizi koruyarak bizi yalnız bırakarak dersimizi veriyor..
Çünkü o demiyor mu bize, mücadele edeceksiniz, yaşama hayatta tutunacaksınız, ben bu nimetleri size verdim Siz koruyacaksınız kollayacaksınız , bunun için okuyacaksınız beni bile sorgulayacaksınız Sevgi barış huzur bunları sağlayacaksınız görmemezlikten gelenle suç işleyeni aynı tutarım demiyorum mu ??
Ancak bir kere daha hatırlatırım pozitif tarafın korkak olduğu bu yüz yılda denge için gerekirse kıyam eder yüce yaratan bunu da sakın unutmayın...
Uluç Levent Erturhan 23 Ocak 2020 Saat 00,02 de başlayan sohbetimiz.
Comments